AİLE İÇİ İLETİŞİM

         Aile, anne, baba ve çocuklardan oluşan en küçük toplumsal kurumdur. Sağlıklı bireylerin yetişmesi aile içi sağlıklı iletişim ile mümkündür. Aile içinde iletişim, anne baba ve çocuğun bilgi, düşünce ve duygularını birbirlerine ilettikleri ve bu iletilenleri anlamaya, yorumlamaya çalıştıkları bir süreçtir.. İşbirliği, yardımlaşma ve paylaşma davranışlarını geliştirir, çocukların gelişmesi için uygun bir ortam oluşmasına yardımcı olur.
Anne-Babanın ve aile içindeki diğer bireylerin çocukla olan iletişimi ve etkileşimi çocuğun aile içindeki yerini belirler. Aile, çocuğun ilk sosyal deneyimini edindiği yerdir. Çocuğa yöneltilen davranış ve ona karşı takınılan tavır, bu ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşır. Evlerinde yakın ilgi, sevgi ile büyüyen, dengeli davranış örüntüleri olan ve demokrasinin birleştiğini gören çocuklar; en etkin, özgür ve arkadaşlarıyla ilişkilerinde en başarılı çocuklar olmaktadırlar. Buna karşı daha sert bir denetim altında tutulan ya da eğitim yöntemleri değişken olan ailelerde büyüyen çocuklar ise; karşı çıkma ve saldırganlık gibi yollarla kendilerini kabul ettirmek istemekte ve kendi iç dünyalarını açıklamakta zorluk çekmektedirler.
Çocuğun aile üyeleri ile olan ilişkileri, diğer bireylere, nesnelere ve tüm yaşama karşı aldığı tavırlar, benimsediği tutum ve davranışların temelini oluşturur.

Daha sağlıklı bir iletişim kurmak ve sağlıklı bireyler yetiştirmek için neler yapılmalı;

• Çocuğunuzun en önemli istek ve ihtiyaçlarından biri ona zaman ayırmanızdır. Kısa, yoğun etkileşimler günlük rutinleri paylaşmanın yerini tutmaz. Buna ilave olarak, aile yaşamınızın günlük rutinlerini çocuğunuzla paylaşmalısınız. Örneğin çamaşırları makineye atmak; yıkanmış çamaşırları asmak; bulaşıkları yerleştirmek; yemek pişirirken, arabayı yıkarken, temizlik yaparken size yardımcı olması
• Mükemmel olmaya çalışmayın. Anne-baba olarak elinizden gelenin en iyisini yapmaya gayret edin. Ancak kusurlarınız olabileceğini, zaman zaman hatalar yapabileceğinizi de kabul edin. Çocuğunuzun mükemmel bir anne-babaya değil, onu seven, koruyan ve kabul eden bir anne ile babaya ihtiyacı vardır.
• Çocuğunuz için söylediklerinizden çok, yaptıklarınız anlam taşır. Uzun konuşmalar ve nasihatler nadiren akılda yer eder, oysa davranışlarınız etkili, net mesajlar verir.
• Konuşmaya başlamadan önce çocuğunuzu dinleyin. Konuştuğunuz konu ne olursa olsun, siz ne kadar çok dinlerseniz, çocuğunuz da size o kadar çok şey anlatır. Çocuğunuzu önce iyice dinleyin daha sonra gerekiyorsa ikna etmeye çalışın.
• Özgüven ruh sağlığının temel taşıdır. Çocuğunuz, yalnızca yaşına uygun olmak kaydı ile, kendi seçimlerini yapabilme ve kararlarını verebilme olanağını bulabilirse net ve sağlam bir özgüven duygusuna sahip olabilir

• Çocuğunuz size bir soru sorduğunda, konu ne olursa olsun basit ve güvenilir bir cevap verin.
Ölüm, doğum ve benzeri zor konulardaki soruların uzun uzun açıklamalar gerektirdiğini düşünebilirsiniz. Çocuğunuzun yaşına ve gelişim düzeyine uygun kısa, net ve doğru bilgileri vermeniz her zaman için yeterli olacaktır
• Çocuğunuz yaşamı içerisinde birçok kişi ile ilişki kuracaktır. Arkadaşlar, öğretmenler, akrabalar, komşular ve belki de üvey anne-baba ya da kardeşler gibi farklı birçok kişi ile ilişkiler kuracaktır. Ancak tüm bu ilişkilerin arasında sizinle olan ilişkisinin her zaman eşsiz, özel ve kalıcı bir ilişki olacağını unutmamalısınız. Dolayısıyla sizin öncelikle bu ilişki içerisindeki rolünüze odaklanmanız en doğrusu olacaktır.

• Çocuğunuzun doğru düşünmesini sağlamak ve problemi kendisinin çözmesine yardımcı olmak için yargılayıcı ve suçlayıcı soruları bir tarafa bırakmanız gerekir.
• Onun duygu ve düşüncelerini dikkate alın. Okulda yaşadığı veya tanık olduğu bir olay karşısındaki duygularını açıklamasını isteyin. “ Korktun mu” , “ Heyecanlandın mı” veya “ Mutlu oldun mu” gibi yönlendirici sorularla ne hissettiklerini açıklamasına yardımcı olabilirsiniz. Zamanla duygularını rahatlıkla ve doğru olarak ifade etmesini öğrenecektir.
• Saldırgan dil kullanmayın. Söylemek istediklerinizi de yutmayın. Açık ve net ifadeler ile duygularınızı kontrol ederek hataları dile getirin.
• Çocukları dinlerken, onu dinlediğinizi hissettiren “ hı hı “, “evet”, “dinliyorum” gibi ifadeler kullanın. Sessiz dinliyorsanız çocuğa bakmalı, onun konuşmasını yüreklendirmelisiniz. Yeni şeyler söylemek yerine anlattıklarını kısa özetler ile tekrarlayabilirsiniz.
• Genel sorular yerine daha özel sorular sorun. “Bu gün okul nasıldı” yerine “ Bugün sunduğun fen bilgisi deneyi nasıl sonuçlandı” gibi
• Öğüt vermek yerine, onun sıkıntılarına benzer sıkıntıları yaşamışsanız bunu paylaşmanız ve anlatmanız daha faydalı olacaktır. Yaşadığı sıkıntıların herkes tarafından yaşandığını yalnızca ona özgü olmadığını bilmesi onu rahatlatacaktır.
• Çocuğunuz anne-babalığınızı ödüllendirmek zorunda değildir. Anne-baba olmanın sağladığı tatmin duygusu içten kaynaklanır. Zaman zaman bu tatmini hissetmekte zorlanıyorsanız, dünyanın en zor ve en önemli işine soyunduğunuzu unutmayın. Anne-babalık büyük mutluluklar, derin üzüntüler ve her şeyden de önemlisi büyük ve kalıcı bir tatmin içeren bir iştir.

          İletişim, iki kişinin bir birine tatlı bir gülümsemesiyle başlar, iyi bir dinleyici olmasıyla devam eder. Aktif dinlemeyi öğrenen anne ve babalar, çocuklarının duygularını daha iyi anladıkça sıcacık ilişkiler kurulacaktır. Korkmayın, çocuklarınız hangi yaşta olursa olsun onları kucaklayın ve sarılın. Anne baba olarak sizi model alan çocuklarınıza tatlı dilinizle, etkin dinlemenizle, onlara duyduğunuz saygı ve sevgiyi göstererek örnek olun. Her çocuk değerlidir ve her çocuk kendisini anlayan, sorunlarına yanıt bulan, sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşan bir aile ortamında yetişmek ister. Çocuklarınızı bir birey olarak kabul edin iletişiminiz daha sağlıklı olacaktır