Korona Virüsün Psikolojik Etkileri
Korona salgını biyolojik etkileri kadar psikolojik ve davranışsal sorunlara da sebep olmaktadır. Bulaşan sadece virüs değil aynı zamanda toplumsal travmanın yarattığı aşırı fobik reaksiyonlar, depresyon, panik, paranoya gibi ruhsal sorunlar ve bencillik, dürtüsellik, saldırganlık, damgalama gibi yıkıcı davranışlardır. İnsanlar olağanüstü durumlarda nezaket, sağduyu, empati, yardımlaşma gibi ahlaki değerlerini geçici olarak kaybederler ve sadece kendisini düşünen bencil bir varlığa dönüşürler. O yüzden salgınların yaratmış olduğu psikoloji virüsten çok daha hızlı bir şekilde yayılır ve hatta virüsle karşılaşma riski olmayan insanları bile etkiler. Bir manada viral pandemi bir pandemik psikolojiyi de beraberinde getirir.
Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün Covid-19 olarak isimlendirdiği ve pandemi olarak nitelendirdiği koronavirüs, özellikle kaygıya yatkın bireyleri daha fazla etkileniyor. Ancak aslında burada kaygı bozukluğunu tetikleyen en önemli faktörü, virüsle ilgili belirsizlik durumu oluşturuyor. Hastalığın henüz bir tedavisinin bulunamamış olması, kaygı bozukluğunu tetikliyor ve bireyler yalnızca yaşanan olumsuzlukları hedef noktasına alabiliyor.
Koronavirüs sebebiyle oluşabilecek psikolojik problemlerden bir diğerinin ise depresyon olduğu biliniyor. Kişinin kendisini eve kapatması ya da mutlu ve huzurlu hissettirecek aktivitelerden mahrum bırakması sonucunda depresif ruh haline bürünebiliyor. Bu depresif ruh hali ile kişi, hayatından zevk almayan bir konuma geliyor ve kendisini hayattan soyutladığı, sosyallikten kaçtığı için depresyon durumu her geçen gün daha ağır şekilde yaşanıyor.
Ayrıca toplum içinde takıntı olarak bilinen obsesif kompulsif bozukluk da koronavirüs sebebiyle uzun vadede oluşabilecek problemlerden bir diğerini oluşturuyor.
NE YAPMALIYIZ?
Öncelikle zor zamanların, krizlerin ve travmaların hayatın kaçınılmaz bir parçası olduğunu her fırsatta hatırlamalıyız. Panik duygusuyla hareket etmek yerine, daha sakin ve bilinçli bir şekilde hastalığa karşı gereken tüm önlemleri almalıyız
Bu süreçte sahip olmamız gereken en önemli bilgilerden biri şu: Stres ve bağışıklık sistemimiz arasında bir bağ vardır. Eğer yoğun ve devamlı bir stres yaşıyorsak bir zaman sonra bağışıklık sistemimiz çöker ve vücudumuz direncini kaybeder. Virüsünde Koronavirüs’ün i istediği şey de tam olarak bu: Zayıf bir bağışıklık sistemi. Eğer biz psikolojik dayanıklılığımızı arttırır mümkün mertebe stres ile baş edebilirsek virüse karşı daha güçlü kalmış oluruz.
Psikolojik dayanıklılığımızı ve dolayısıyla da bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için öncelikli olarak beslenmemize dikkat edeceğiz.
Psikolojik dayanıklılığımızı arttırmanın en önemli yollarından biri de sağlıklı ve düzenli bir uykudur.
Stresle mücadelede günlük nefes egzersizleri olmazsa olmazlarımızdandır.
Evde geçireceğiniz vakti haftalık ya da günlük bir şekilde planlamaya çalışın. Sistemli bir şekilde akademik ve entelektüel gelişiminizi sürdürün. Heyecanla alıp okumaya fırsat bulamadığınız kitapları, bir türlü vakit ayırıp izleyemediğiniz filmleri, sürekli duyduğunuz ama bir türlü başlayamadığınız dizileri, yarım kalmış tezinizi, keşfedilmeyi bekleyen yeni müzik gruplarını ve her şeyin temeli saydığınız kutsal kitabınızı hazırlayacağınız plana dahil edin ve zorlukların doğurduğu berekete şahit olun.
Salgınlarda gördüğümüz yaygın bir davranış da rasyonel çözümlerden uzaklaşılıp sosyal medya aracılığıyla yayılan birtakım mitlere çok çabuk kanılmasıdır. Kulaktan dolma, bilimsel olmayan söylemler ve bilgi kirliliği insanlarda çok büyük korkuya sebep olabiliyor. O yüzden insanların yetkili mercilerce sık sık bilgilendirilmesi gerekir. Önlemlerin tekrar edilmesi, Corona virüs salgınının rasyonel boyutlarının sürekli anlatılması ve insanların morallerinin yüksek tutulması başarıya gitmek açısından son derece önemlidir.