Yaşam doyumu, yüzyıllarca insanlığın ilgisini çeken konulardan biridir. “Yaşam doyumu öznel iyi oluşun bilişsel bir bileşeni ve kişinin yaşamıyla ilgili bilişsel yargıları içermektedir (Diener, 1984:550)”. Pozitif psikoloji literatüründe genelde öznel iyi olma deyimi, mutluluk olarak ifade edilmektedir (Diener, 2000). Öznel iyi oluş; olumlu duygular, olumsuz duygular ve yaşam doyumu olmak üzere üç ayrı bileşenden oluşmaktadır Olumlu ve olumsuz duygular, öznel iyi oluşun duyuşsal/duygusal boyutunu oluşturmaktadır. Yaşam doyumu ise öznel iyi oluş yapısının bilişsel/yargısal boyutunu oluşturmaktadır (Diener, Emmons, Larsen ve Griffin, 1985: 71) Doyumun yargısal süreci, bireyin içinde bulunduğu koşulları uygun standartlarla karşılaştırmasına dayalıdır. Bireylerin ne derece doyum sağladıkları ile ilgili yargılarının, mevcut gidişat ile bireyin kendisi için belirlediği standartların karşılaştırılmasına dayalı olduğu vurgulanır (Diener, Emmons, Larsen ve Griffin, 1985: 71). Shin ve Johnson (1978)’e göre de yaşam doyumu, genel olarak bireyin hayatının kalitesini kendisinin belirlemiş olduğu kriterlere göre değerlendirmesidir. Yaşam doyumu, bütün olarak yaşamın bütün kalitesinin pozitif gelişiminin derecesi olarak tanımlanabilir (Veenhoven, 1996a). Belli bir alanla ilgili olmayıp, hayatın tümünün olumlu olarak değerlendirilmesi olarak tanımlanabilir ve dolayısıyla bireyin sadece işinden memnun olması hayatından memnun olduğu anlamına gelmez.
Yaşam doyumu, insanın mutluluğu ile alakalı kavramların bireyin düşünce ve duygularındaki iyi oluşun bilişsel olarak değerlendirilmesi olarak ifade edilmektedir. Bu değerlendirme, olaylara gösterilen duygusal tepkileri ve doyumun bilişsel değerlendirmesini kapsamaktadır (Çivitci, 2012; Tuzgöl Dost, 2007). Başka bir ifadeyle yaşam doyumu, kişinin yaşamına nasıl baktığı ya da yaşamının ne kadar iyi olduğuna dair bilişsel değerlendirmesidir (Şimşek ve Aktaş, 2014: 124). Her birey için yaşam doyumu ne istediği ile neye sahip olduğunun karşılaştırılması sonucunda ortaya çıkmaktadır (Akgündüz, 2013: 183). Yaşam doyumu bireyin kendi seçimi olan ölçütlere göre yaşamının niteliği hakkında yapmış olduğu genel bir değerlendirme olarak ifade edilebilir(Tuzgöl Dost, 2007: 133). Bu bağlamda bireyin istedikleri ile elde ettikleri arasındaki uyum yaşam doyum düzeyini belirlemektedir. Diener ve Lucas’a (1999) göre, yaşam doyumu mevcut yaşamdan doyum, yaşamı değiştirme isteği, geçmişten doyum, gelecekten doyum ve bireyin yakınlarının o bireyin yaşamı hakkında sahip oldukları görüşleri içermektedir. Doyum alanları ise iş, aile, serbest zaman, sağlık, para, benlik ve kişinin yakın çevresi olabilmektedir (Tuzgöl Dost, 2007: 133). Bireyin bu doyum alanlarındaki doyum düzeyi genel yaşam doyum düzeyini etkilemektedir. Dolayısıyla tüm bu alanlarda doyumu yüksek olan bireylerin genel yaşam doyumlarının da yüksek olduğu söylenebilir (Keser, 2005: 900).
Bireyin yaşamına ilişkin pozitif değerlendirmelerinin negatif değerlendirmelere göre yüksek olması yaşam kalitesinin de yüksek olduğunu göstermektedir (Myers ve Diener, 1995). Appleton ve Song (2008) yaşam doyumunun altı farklı bileşeni olduğunu söylemektedirler. Bu bunlar; (1) kişinin gelir düzeyi,(2) mesleği ve sosyal statüsü, (3) sahip olduğu imkânlar ve sosyal hareketliliği,(4) refah koşulları, (5) mevcut devlet politikası ve (6) çevre, aile ve sosyal ilişkiler olarak sıralanabilir. Diener (1984), yaşam doyumunun kişinin mevcut yaşam şartları ve kişisel standartlarına göre değişebilecek dinamik bir yapısı olduğunu söylemektedir.